Depremde nüfusu 3 katına çıkan Aknehir köyü: Korkunç günler geçirdik
Burcu Özkaya Günaydın
HATAY – 6 Şubat depreminin üzerinden iki aydan fazla zaman geçti. Hatay’da Defne, Antakya ve Samandağ ilçeleri yüzde 80 oranında yıkıldı, halk Mersin başta olmak üzere çevre il ve köylere yerleşti. Bu köylerden biri de Defne ilçesine bağlı Aknehir köyü. Hatay büyükşehir olunca Aknehir mahalle olmuşsa da halk dilinde hala köydür. 2020’de 1605, 2021’de 1580, 2022’de 1480 olan ve her yıl azalan köy nüfusu, 6 Şubat depremlerinin ardından neredeyse üç katına çıktı. Defne ve Antakya’da evleri yıkılan aileler, Aknehir ve çevre köy Değirmenbaşı’nda son buldu.
AKNEHİR’DE YARALI OLSA DA KAÇAN CAN VAR
Bir pazar sabahı Aknehir’i ziyaret ettik. Havaların ısınmaya başladığı, ağaçların yeşerdiği köyde yeşilin her tonunu görmek mümkün. Defne ve Antakya’da hayat durma noktasına gelmişken, Aknehir’de yaralara rağmen akan bir hayat umut veriyor. Köy araç dolu, kapı önlerinde oturan ve sokakta yürüyen insanlar var. Günlerden pazar olduğu için bahçede kalabalık kahvaltı sofraları var. İnsanlar hala deprem korkusunu yenemese de şehrin tozlu toprağından, kirli havasından, amyantından, yıkık binalarından, cenaze kokan sokaklarından en azından biraz uzaktalar.
Sokakları ve evleri fotoğraflarken bir evin önünde oturan teyze “Bizim evi de alın” dedi. Adı Nahla Ekşi olan teyzeyle kahve eşliğinde sohbet ettik. Nahla Teyze’nin evi yıkılmadığı halde yıkıldığı için içeri giremiyor. Birçok Aknehirli gibi Nahla Teyze de evinin bahçesine kurduğu çadırda kalıyor. Koşullar şehirdekinden daha iyi. Elektrik ve su olduğu için gün içinde yıkanma, yıkanma gibi işlerini daha rahat yapabilirler.
Hem birinci depremi hem de ikinci 6.4’lük deprem olan Defne merkezli depremi hisseden Nahla Teyze gece evde kalmaya korkuyor. Bütün gün çadırda canı sıkıldığında yol üzerinde evinin önünde oturur, gelenlerle sohbet eder ve kendi sözleriyle teselli olur: “Ne yapalım kızım bütün gün canım sıkılıyor. çadırda. Çalışacak gücüm yok. Burada oturmuş sohbet ediyor ve teselli ediliyorum. Sanki kıyameti yaşadık, Allah bir daha göstermesin. Burası hala iyi. Akrabaları buraya geldi. Köy hiç bu kadar kalabalık olmamıştı. Antakya mahvolmuş diyorlar, ben görmeye dayanamıyorum.”
DÖRT İNEĞİ VAR, YEM YOK
Nahla Teyzenin eşi Ali Ekşi, köyün şehirden daha güzel olduğunu belirterek, erzak ve hijyen malzemeleri dağıtıldığını söyledi. Şu an köylünün en kıymetli sorunu hayvanların yemi. 4 tane ineği olan Ali amca ineğine yem bulamamış, acilen ihtiyacı var.
Ali Amca ve Nahla Teyze ile ayrılıp Aknehir’den başka bir aileye taşınıyoruz. Yollar kalabalık, bahçeler kalabalık. Ayrıca Aknehir’de birkaç tane açık bakkal bulunmaktadır. Bakkalın önünde amcalar bol seyircili tavla maçı yapıyorlar. Öğle yemeği için gittiğimiz Aknehirli ailenin evi çok kalabalık, bahçede oturup sohbet ediyoruz. Tabii konumuz deprem. Ceset ve kayıp olmayan çok az mesken var. Herhangi bir can kaybı olmayanların konutu, malı gitti.
ÇADIR BULAMADIK, SERA NAYLONUNDA KALDIK
Depremden dört gün sonra Antakya’ya yardımlar gelmeye başlarken, daha sonra köylere de ulaştı. Aknehir’de yaşayan yeğenini kaybeden Elif Azazi, köye yardımların 10 gün sonra gelmeye başladığını söyledi. Antakya gibi büyük bir yıkım yaşamasalar da yardım geç gelince çok mağdur oldular. Elif Azazi; Su, ekmek, çadır gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için zahmete girdiklerini, özellikle küçük çocuğu olanların havaların çok soğuk olması nedeniyle büyük sıkıntı yaşadıklarını anlatan Öztürk, “Çocukları arabaya bindiriyoruz, alamıyoruz. arabayı çalıştır. Pijamayla çıkardık üstleri ıslak. Soğukta titredik. Ateş yakıp ısınmaya çalıştık ama faydası yok, o kadar soğuk ki. Çadır gelene kadar sera naylonlarının içinde kaldık. Korkunç şeyler yaşadık. Ben emekli bir öğretmenim. İstanbul’dan öğrencilerim çadır gönderdiler ve çadırımızı aldık. O gün saat dörtten sonra gün hiç doğmadı. Yaşadığımız en uzun geceydi.”
KAÇ KEZ YENİDEN BAŞLAYACAĞIZ?
Defne’de yaşayan Elçin Açıkalın, iki yıl önce eşini trafik kazasında kaybetti. 2 yaşındaki oğluyla yeni bir hayata başlayan Açıkalın, en büyük şansının deprem günü köyde olmak olduğunu belirterek, “Depremden bir gün önce cumartesi günü evimde sofra kurdum. , Keyifli bir akşam geçirdim. O gün eski Antakya’da çok sevdiğim bir yerde kahve içtim. O gün hem evime hem de Antakya’ya veda ettim, nereden bileyim… Sonra oğlumu alıp köye gittim. Eşimi kaybettim, yıkıldım, tekrar ayağa kalktım, oğlumla yeni bir düzen kurduk ama bu sefer beyin sarsıntısı ile yıkıldık. Daha kaç kere başlayacağımı bilmiyorum. O gün evde oğlumla yalnız kalsaydım ne yapardım? O gün köye gelmem yeterliydi.”
Depremin ardından Antakya’yı görünce çocukluğunun ve gençliğinin kaybolduğunu hisseden Elçin, Antakya’nın çok yakın zamanda olmasa da iyileşeceğine inancı tamdır. Aknehir köyü Twitter kullanıcısı Gülay Mübarek ile tanınan bir köy. Mübarek ile görüşmek istedik ama köye gittiğimiz gün müsait değildi. Gülay Mubarak, ilk günden itibaren başta çocuklar olmak üzere Aknehirlilerin taleplerini karşılamak için sosyal medyada geniş kitlelere ulaştı. Kızına su olmayacağı için iki gün boyunca su içmediğini sosyal medya hesabından duyurdu, çadır bulamayan bazı depremzedeler hayvanlarıyla birlikte ahırda kaldı.
Aknehir yaralarına, acılarına rağmen hayatın tutunduğu, hayatın aktığı bir köy. Köylülerin en büyük arzusu Antakya’nın bir an önce ayağa kalkması ve yeniden hayata karışması.